100 çocuğa sorun büyüyünce ne olacaksın diye, muhtemelen hiçbiri mesela "insan kaynakları müdürü" demez. Hayalleri, hırsları olan insanlar ilk dönemlerinde insan kaynakları gibi bir alanda çalışmayı düşünmezler, eger olursa da gelişmeler insanları o pozisyona getirir. Şirket politikalarına göre gerekli işleri yaparlar: eleman alırlar, işten çıkarırlar, şirkette 10. yılını dolduranlara verilecek ödülleri ayarlarlar, vs. 

Öte yandan, hırsları olan genç bir mühendis olarak siz, bir iş başvurusu yapacaksanız, kime gidersiniz? Insan Kaynaklarına. Ne zaman onlarla görüşürsünüz? Özellikleriniz

aranılanı tutuyorsa. Bu durumda IK'nın işi kolaydır. CV'nizi, uygunluk açısında değerlendirir, şu kadar tecrübe, bu alanda çalışmış, tamam der ve sizi görüşmeye çağırır. Genelde patronunuz olacak kişi ile görüşürsüzünüz, IK da en fazla kişisel olarak problemli misiniz değil misiniz onu anlamak için sizinle bir görüşme yapar ya da görüşmeye katılır.

 

Ancak, ya siz üniversiteden yeni çıkmış ve aranılan özelliklere kağıt üstünde tam da sahip olmayan biriyseniz. Çok başarılı bir üniversite hayatınız olsa, kişisel özellikleriniz son derece güçlü olsa da IK, CV'nizi değerlendirirken, aradıklarını bulamayabilir. Bu durumda ne yapacaksınız? İçeriden birinden tavsiyeler şöyle: 

1) İşe alınacak kişi hangi departmanda kime bağlı olarak çalışacak bulmaya çalışın. Yani o işe girerseniz, patronunuz kim olacak, ya da işe kimin alınacağına kim karar verecekse onun ismini bulun. 

2) Genelde e-mail adresleri gizli tutulur ama, kafanızı çalıştırıp, bir 30 sn geçirirseniz, e-mail adresini bulursunuz: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. vs.

3) Anonim bir e-mail adresinden alaksız bir e-mail gönderip, bilgileri kontrol edin.

4) Sonrasında da kendi e-mail adresinden daha önceki başarılarınızın yer aldığı, sizi tanıtıcı, CV'nizin de bulunduğu e-mailler göndermeye başlayın.  

Birlikte çalıştığımız son derece başarılı arkadasların bazıları bizi böyle buldu. Yüzlerce CV arasından seçilmeyi beklemedi. Siz de oturduğunuz yerde kesfedilmeyi beklemeyin. Dikkat çekin ki o tarafa dönen olsun.

Sonra ne olmak istediğinizi düşünün. Bu ilan vardı ona başvurdum diye başlamasın iş hayatınız. Oyle başlasa bile olmak istediğiniz yere nasıl gideceksiniz onu düşünün. Bu arada eşim arkadas toplantılarında yeri geldikçe anlatır: yaptığı bir iş görüşmesinde başvuran yeni mezun adaya ileride nereye gelmek istediğini sorduğunda "müdür olmak istiyorum" demiş. Ben de Boğaziçi Üniversitesi'nden mezun olduğum için bir de özellikle Boğaziçi'nden olduğunu söyler. Bana göre son derece mantıklı bir hedef, yalnızca "organizasyonun en üst basamaklarına kadar çıkmak istiyorum" gibi biraz daha şık ifade edebilirdi. Bu basit ifadeyi de yeni mezun olmasına veriyorum, zira pek çok kişinin düşüncesinde aynı kapıya çıkar.

Hedefiniz bu olabilir, dediğim gibi bana göre de güzel bir hedef. O zaman ne yapacaksınız, üstünüzde bir sürü genç insanın terfi beklediği, hantal yapılarla fazla işiniz olmayacak. Çok zaman geçer siz istediğinizi olana kadar, o da olabilirseniz. Şevkiniz kırılır, işe gitmek istemezsiniz, üç-beş yıl sonra da kendinizi doldurmaya başlarsınız "bu şirkette hep arkası olan yükseliyor", "çok konuşan ve patronlara yakın duranlara terfi var, çalışanlara değil" genellikle kaybedenlerin ve bu kendini doldurma evresine giren mutsuz çalışanların replikleridir. Tamamen sizin hatanız, bunu şirket içinde sağda solda dile getirecek kadar da ileri gittiyse bu durum, artık işiniz daha da zor demektir. Kimse yanında sürekli yönetimi tenkit eden, ya da geçmişte ettiği tenkitler ayyuka çıkmış insanları görmek istemez.

Onun yerine yeni doğmaya başlayan ya da büyüme evresine girmiş bir şirkete, küçük bir organizasyona girmiş olsanız, belki geceniz gündüzünüze karışır, ama gerçekten iyiyseniz, erken girmiş olmanın avantajını da kullanarak şirket büyüdükçe siz de yükselirsiniz. Aynı şey, buyukce bir organizasyonda ustunuzde emekliligi yaklaşmış insanların oldugu bir bolumde de geçerli olabilir. Bekleme süresi kısa olur, motivasyon yüksek. Hem de onların tecrubelerinden illa ki öğreneceğiniz çok şey vardır. Biraz doğru strateji, ama her zaman biraz da şans.    

İyi Şanslar...