Güneşe daha da yaklaşmak bilim adamlarının güneşin dünya üzerindeki etkilerini anlamalarına yardımcı olacak.
İçinde bulunduğumuz sistemin ortasındaki eriyen devasa hidrojen topu, dünyadaki yaşamın kaynağı. Çekim gücü, dünyayı, diğer gezegenleri, asteroidleri, hatta toz parçacıklarını yörüngelerinde tutuyor. Yüklü parçacıkları sürekli etrafına,milyonlarca mil öteye saçıyor. Artık fıkralara bile yansıyan
güneşe yaklaşmanın tehlikeleri bilim adamlarını korkutmuyor. Güneşle ilgili araştırmalar gündemde olan bir konu ve hem Avrupa’dan hem de Amerika’dan bilim adamları güneşe daha fazla yakınlaşarak araştırma yapma, güneşin çevresine ve dünyaya etkisini daha iyi anlama hevesindeler.
Manyetik alanı daha iyi anllamak güneş fırtınalarının uzayda hareketini anlamak için şart.
Ilk olarak 2017’de Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) güneş uydusu devreye alınacak. Ingiltere’de EADS Astrium’da üretilen uydu, Merkür’ün yörüngesinden geçerek güneşe 26 milyon mil (güneş’le dünya arasındaki mesafenin dörtte üçü) kadar yaklaşacak. Yörüngesine ulaştığında iki set ölçümü dünyaya gönderemeye başlayacak: bunlardan birinci set etrafındaki şartlarla ve manyetik alanla ilgili; etrafa saçılan parçalar ve radyasyon verilerini gönderecek. Ikinci set ise güneş diskine doğrudan teleskopla bakılarak elde edilen veriler olacak ve güneşin yüzeyinde ve içinde gerçekleşenlerle uzay üzerindeki etkileri analiz edilmeye çalışılacak.
Ikinci uydu ise NASA’nın uydusu olacak ve 3.7 milyon mil kadar yaklaşarak, güneş fırtınlarında kopan parçacıkları örnekleyecek ve manyetik alanı daha da yakından inceleyecek.
http://www.theengineer.co.uk/sectors/aerospace/in-depth/stellar-line-up-the-solar-orbiter-mission/1012852.article