Uçan arabalar yıllardır bilim kurgu filmlerine ve trafikte sıkışıp, kalanların hayallerine sıkıştı kaldı. Ama, bazı yeni projelerde gerçekten uçurulması umut ediliyor..
Uçan taksiler ya da süzülen DeLoreans, Hollywood karada gittiği gibi havada da rahatlıkla uçan arabaları konu pek çok kez filmlere konu etti. Ama bu konu beyaz camın ötesine pek geçemedi. Yıllar boyunca heyecanlı denemeler de yapıldı - Taylor Aerocar gibi- ama tasarımlar pratik ve kullanımı kolay değildi. Öte yandan yollarda sayısı gittikçe artan arabalar, gök yüzünde süzülme konusunun cazibesini iyice arttırdı. Liverpool Üniversitesi’nden Dr. Michael Jump “Yollarımızdaki yoğun trafiğe bir çare bulmalıyız ve potansiyel çözümlerden biri de hava araçları” diyor. Bir grup firma ve proje uçabilen arabaların bir yüz yıl daha yerde kalmaması hedefi peşinde.
En önemli girişimlerden biri Transition, yani kanatlarını katlayabilen bir uçak. Terrafugia, cihazın arkasındaki şirket, bu aracın havaalanına giderek kanatlarını açtırıp, uçabileceklerini söylüyor. Havalandığında aracın menzili tek tankla kurşunsuz benzinle 740 km (460 miles) ve iki yolcu yanında bagaj taşıyabiliyor. Bu yılın başında ilk deneme uçuşunu yapan araç, $300,000 değerinde ve 2012 içinde piyasaya çıkması planlanmış. Pilotları ise 20 saatlik bir ders aldıktan sonra havalanabiliyor.
PAL-V (personal air and land vehicle) ise bir uçaktan ziyade mini helikoptere benziyor. Araç, Hollandalı bir firma tarafından geliştirilmiş ve bir otojir, yani dik olarak tırmanan ve rule yapmadan inebilen bir hava aracı. Aracın pervanesi arkasında ve bu sayeden arkadan itiş sağlanıyor. Serbest dönen rotoru ise kalkış yapmasını sağlıyor. Yerdeyken ise üç tekerlekli bir araç gibi çalışıyor ve virajları yüksek hızla alabiliyor. Menzili ise benzer, 560 km (350 mile), fiyatı da. Firma, bu yeni tip aracın piyasaya çıkması için yatırım bekliyor.
Transition ve PAL-V gibi projeler ulaştırma sistemine girmeye çalışırken, AB finansmanlı proje, myCopter tamamıyla yeni bir düşünceyi getirmeye çalışıyor. Karada giden bir aracı uçurmak ya da uçan bir aracı kadarada götürmekten öte, Dr. Jump’ın ekibi, geleceğe, kişisel Hava Araçlarımızla gökyüzünde otoban gibi belirlenmiş yollardan gittiğimizi düşünerek bakıyor.
Dr. Jump, “Bu proje, hava taşımacılığı endüstrisi önümüzdeki 150 yılda nasıl değişebilir ona bakıyor” diyor. Proje, bu kişisel hava araçları hedefinin önündeki başarıya ulaşılması önünde engel teşkil edebilecek bazı temel problemleri tanımlamış.
İlki, aracın tasarımı. Ekip, “araba kadar tanıdık” bir şey tasarlamak istemiş. Ama bunun dışında Dr. Jump’ın söylediği bunun dışında uçuş serbest. Gelen tasarım önerilerinin bazıları myCopter için tam da geleceğin aracını yansıtır şekilde. Sistem hafif uçakla helikopterin karışımı olarak önerilmiş ve üç helikopter tip rotoru var. Bunlar üçgen, geniş bir kanat üzerine monte edilmiş, her iki yanda birer tane, bir tane de arkada. Kanallı fanlar olan bu rotorlar, yüksek güvenlik ve itme gücü sağlıypr ama verimi düşük. Dr. Jump, “düşey kaldırma gücü yüksek yerel havaalanına gitmenizi ve uçuş pisti gerektirmeyecek bir model üzerine gittik” diyor.
Ekip, bu aracı kullanmak için gerekli yeterlilik seviyesini de “gökyüzünde otoban” hedefiyle minimumda tutmak istemiş. Öyle ki bir araba kullanma rahatlığında bireyler bir noktadan diğerine uçabilsin. Dr. Jump, “araca iPad’inizle bindiğinizi ve gitmek istediğiniz yeri işsaretleyip, sonra da gittiğinizi düşünün” kadar basit özetlemiş hedefi. Ekip, bunun “etkin bir kullanıcı – araç arayüzü” ile olabileceğini düşünüyor. Liverpool’da bir laboratuvarda bir simülatör kurulmuş. Bu simulatörün yalnızca iki kolu var: biri yüksekliği, diğeri yönü kontrol ediyor. MyCopter simülasyon laboratuvarı yöneticisi Mark White’a göre sağınızı, solunuzu bilmeniz, aracı kullanmanız için yeterli. Ekip, şimdi tasarımlarını test edecek pilot arıyor. Bu pilotlar tek başarına uçmayacak. Uçuş, mümkün olduğunca otomatikleştirilecek. Bunun için de otonom robotlar kullanılacak.
Hukuki düzenlemeler ve güvenlikle ilgili konular, ekibin aşılması gereken problemler arasında gördüklerinin en önemlisi. Elbette kamu oyunun konuya bakışı da bununla birlikte. Tenoloji nispeten kolay tarafı olarak görülüyor. Akla gelen sorular: bu araçların nereye uçtuğunu kim yönetecek?, sarhış bir sürücüyü evime çarpmaktan kim alı koyacak? Uçak trafiği nasıl ayarlanacak? gibi.
Ekibin bu sorulara cevap vermek için 2014’e kadar vakti var. Sonrasında uçan arabaların havalandığını görecek miyiz?
Kaynak: http://www.bbc.com/future/story/20120813-flying-cars-ready-for-take-off