Aeroderivatif teknolojisi, uçak motoru teknolojisinin GE tarafından elektrik üretim santrallerine uyarlanması ile elde edilmiştir. Bu teknoloji ile üretilen türbinler basit bir çevrim santralinde %40-44  arasında verim sağlarken, tam yoğuşmalı, atık ısı kazanımlı ve buhar türbini ile kombine edilmiş bir modelde verim aralığı %50-54'e çıkıyor. Büyük ağır yük gaz türbinlerinde ise verim %60'ın üzerine çıkabiliyor. 

GE'nin Türkiye'de çalışan 51 aeroderivatif türbini var. Bu sayı ile ABD ve Kanada'dan sonra en fazla sayıda GE türbini

Türkiye'de ve 3 GW gibi ciddi bir üretim gücünü temsil ediyor. Projelere bakınca 2011 yılı içinde 3 proje için 3 ünite gelmiş Türkiye'ye. Bunlardan biri Ales projesi için Palmet enerji'ye, ikincisi Acarsoy Enerji'ye ve üçüncü de Bis enerji için.

 

FlexAero LM6000 PH Sprint tip gaz türbini ise en yeni ürünlerinden biri ve 53 MW gücünde, kombine çevrim ile 60-65 MW'a kadar güç elde edilebiliyor; bu da 200 bin eve enerji demek. verim seviyesi %54'e kadar çıkıyor. Bu türbinde NOx emisyonunu azaltmak için Dry-Low NOx teknolojisi kullanılıyor. Dolayısıyla bu ürün GE'nin Ecomagination yani ekolojik ürünler ailesine de mensup. Düşük emisyonlu gaz çıkışı su veya buhar kullanılmaksızın NOx emisyonunu 25 ppm seviyesinde tutulabiliyor. 

Aynı aileden FlexAero LMS 100 PB türbini %44 basit çevrim verimi ile mevcut gaz türbinleri içinde en yüksek verime sahi. Her iki türbin de çabuk devreye girip çıkma esneklikleri ile büyük avantajlar sağlıyor. Devreye girdikten sonra 10 dk içinde de maksimum  güce ulaşabiliyor.